İnsanın hayatında yaptığı en büyük hatalardan biri, kimlik arayışını yanlış yönlerde sürdürmektir. Onay arayışı, yüzeysel ilişkiler, taklit edilen tarzlar ya da aidiyet boşluğunu doldurmak için seçilen yanlış çevreler… Bu süreçte kişi, kendini bulduğunu sanırken aslında kendinden uzaklaşır. Erik Erikson’un kimlik kuramında işaret ettiği gibi, gelişim krizleri aşılmadığında birey, parçalı bir benlik ve tutarsız bir kişilik ile yaşamaya mahkûm olur.
Fakat insanın hataları, aynı zamanda bir öğrenme kaynağıdır. Yanlış seçimlerden dönmek, insan psikolojisi üzerinde beklenenden çok daha güçlü bir etkiye sahiptir. Carl Rogers’ın hümanist yaklaşımı, bireyin kendini kabul ederek ve içsel değerlerini keşfederek yeniden yapılanabileceğini vurgular. Hataları kabullenmek, onları bastırmaktan çok daha sağlıklı bir dönüşüm yaratır. Çünkü inkâr edilen geçmiş, daima insanın peşinden gelir; yüzleşilen geçmiş ise bir öğretmen olur.
Bu noktada sevginin gücü devreye girer. Sevgi, yalnızca romantik bir duygu değil; insanın kendi benliğini ve başkasını koşulsuz kabul etme kapasitesidir. Bir birey sevildiğini, değer gördüğünü hissettiğinde, kimlik parçaları arasındaki çatışma yavaş yavaş çözülür. Erich Fromm’un ifade ettiği gibi, sevgi pasif bir his değil; aktif bir üretim, bakım ve sorumluluk halidir. Sevgi, bireyin hem kendisine hem de dünyaya yeniden bağ kurmasının en güçlü aracıdır.
Bir şeyleri düzeltmek, insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir. Kaybedilen değerleri onarmak, kırılan ilişkileri iyileştirmek veya en basitiyle kendi iç sesiyle barışmak… Bunların her biri, kişinin psikolojik bütünlüğüne doğrudan katkı sağlar. Çünkü insanın zihni, tamamlanmamış hikâyelerle, çözümsüz çelişkilerle huzur bulamaz. Bir adım geri dönmek, eksik halkaları kapatmak ve kendine yeniden sahip çıkmak, bireye yalnızca dinginlik değil; aynı zamanda güç de kazandırır.
Sonuçta kimlik karmaşası bir kader değil, bir süreçtir. Hatalardan öğrenen, sevgiyi yeniden üreten ve yüzleşme cesaretini gösteren birey, yalnızca geçmişin yükünden kurtulmaz; aynı zamanda daha derin, daha sağlam ve daha insani bir benlik inşa eder.
Diğer yazılarımı okumak için buraya tıklayın.